El Nido, Palawan Adası’nın kuzey ucundaki minicik bir kasaba. Palawan ise Filipinler’in en doğusunda uzun ince bir ada. Filipinler’deki cennet. Ama cennette de bir takım aksaklıklar olur değil mi?

Öncelikle adanın ulaşımından bahsedeyim. İki şekilde gidebiliyorsunuz. Ya Palawan’a uçacaksınız ya da gemi ile geçeceksiniz. Manila-Palawan arasındaki feribot 36 saat sürüyor. Bizim yaptığımız hatayı yapmayın diye yazıyorum çünkü biz önce gün farkına varmayıp sadece saatlerdeki farka bakınca feribotu 12 saat sürüyor sanıp bilet aldık. Aldıktan sonra da 36 saat sürdüğünü farkedip bileti iptal ettirdik. Bu arada da servis bedelini ödemek zorunda kaldık. Neyse ki Cebu Pacific Air’in ucuz uçuşları var da uçmak o kadar can yakmıyor.

Palawan Adası’nın en büyük şehri Puerto Princesa’ya yapılıyor uçuşlar. Puerto Princesa dünyanın yeni yedi harikasından biri olan Yer Altı Nehri turlarının yapıldığı şehir aynı zamanda. Puerto Princesa’ya varınca El Nido’ya ulaşmak için minivan ya da otobüse binmeniz gerekiyor. Minivanler daha hızlı. 5-6 saat sürüyor. Havaalanının çıkış kapısında firma elemanları bekliyor zaten. İçinize sinen birini seçip hemen El Nido’ya doğru yol alabilirsiniz. Biz öyle yaptık. El Nido’ya direkt uçak da var ama Puerto Princesa uçaklarının yaklaşık 3 katı bir para ödemeniz gerekiyor.

El Nido cennet ama hayat o kadar kolay değil. Elektrik belli saatlerde veriliyor mesela. Bazı guesthouse’larda jeneratör olduğu için çok sorun olmayabiliyor ama şehirde herhangi bir yere gidip elektriğimiz yok şu an yemek servisi yapamıyoruz cevabı almak olası.

Biz gece 23:00 gibi El Nido’ya vardık ve internetten puanı oldukça iyi görünen bir yere tek gece için rezervasyon yaptırdık. Aylardır süren Asya yolculuğumuzun en berbat oteli çıktı. Tavanı akıyor, hamamböcekleri cirit atıyor vs vs. İnternet yorumları ise iyiydi. Sanırım manzaradan kazanıyordu. Sabah kalkar kalkmaz otelden kaçıp yeni bir yer aradık. İnternette yer almayan sevimli, tertemiz ve jeneratör sayesinde 24 saat elektriği olan bir yer bulduk.

El Nido’da yapılacak en keyifli şey tekne turu. Turlar gittikleri noktalara göre 4’e ayrılıyor. A, B, C, D diye isimlendirmişler. Bazı şirketlerde A+C gibi kombinasyonlar da satılıyor. Bir de ıssız adada konaklatan alternatifler var. Biz Discover El Nido firmasından A turunu aldık. Fazla kalabalık olmayan ama çok eğlenceli bir ekiple geçti günümüz.

Tur sırasında Small Lagoon, Big Lagoon, Seven Comandoes Beach, Secret Lagoon ve Shimizu Island’a uğradık. Small Lagoon’de isteyen lagüne yüzerek gitti (bakınız: biz) isteyen kano kiraladı. Tam bir aksiyon ortamıydı. Burada hayatımda ilk defa su altında ahtapot gördüm. Üstelik bir anne bir de yavru ahtapot!!Sonra Big Lagoon’e geçtik. Burada tekneler durmadı. Lagün içinde tekne ile ilerleyip geri döndük. Bir yandan da bütün teknelerde mangallar yandı ve yemekler pişirilmeye başlandı. Cennet ama üstünde mangal dumanları tütüyordu. 🙂 “Only in the Philippines/Sadece Filipinlerde” sözünün hakkını veren eşsiz manzaralar gördük. Bu yazıdaki fotoğraflarda herhangi bir filtre veya oynama olmadığını, bunların gerçek renkleri olduğunu söylemek isterim.

 Üçüncü durağımız Shimizu Island oldu. Bir anda tekneden masalar indi, kutu kutu yemekler taşındı ve bir ziyafet sofrası hazırlandı. Yengeçten karidese midyeden kocaman ızgara balığa kadar denizde ne varsa pişirmişler. Sırf bu yemek için bile tura gidilebilir.

Yemek sonrasında da snorkel yaptık biraz. Su o kadar berraktı ki. Çok keyif aldık. Zaten Filipinler’de her yer mercan kaynadığı için snorkel yapmak her seferinde çok keyifli oluyor.Yemek sonrasında Secret Lagoon’de mola verdik. Burada da minik bir delikten geçip gizli bir lagüne ulaşıyorsunuz. Lagün ufak olduğu ve nispeten kapalı bir su olduğu için ben burayı pek sevmedim. Pırıl pırıl parlak sular varken lagünde vakit geçirmeye gerek yok diyerek tekrar plaja döndük.

Bir de dev hindistancevizi ağaçları ile aşk yaşadık 🙂

En son durağımız da Seven Comandoes Beach oldu. Burası kıyıdaki onlarca hatta belki de yüzlerce hindistancevizi ile karşıladı bizi.

Tüm günün yoğun aktivitesinden yorulduğum için buradaki vaktimi hindistancevizinin içine doldurttuğum romumu içerek değerlendirdim :)) Bir de basketbol oynayan gençleri izledik. Dünyanın başka neresinde kumda basketbol oynandığını görebilirsiniz ki?

Sorunsuz ve çok keyifli bir tur gününün ardından yorgun bir şekilde El Nido’ya döndük. Adadaki diğer günlerimizi plajlara ayıralım dedik. İlk gün Las Cabanas plajına gittik. burası suyu çok sakin ve temiz, kocaman bir plaj. Özellikle gün batımında manzarası harika.    Ertesi gün de Napcan Beach’e gidelim dedik ama internette okuduğumuz yorumlarda orada deniz anası olduğu yazıyordu. Tekne turu sırasında tanıştığımız bir kız da burada deniz anasına çarpıldığını söyleyince yine soluğu Las Cabanas ‘da aldık. Plajlara ulaşım için ya motor kiralamak gerekiyor ya da tuk tuklara binilebiliyor. Las Cabanas için genelde tek yöne 150 peso istiyorlar ama şoförle git gel için 200-250 pesoya anlaşabilirsiniz.     Bir gün de yürüyerek Caalan Plajı’na gittik. Plaj yüzmek için çok uygun değildi ama gittiğimize değdi. Yolda bir mezarlık gördük, daldık. Mezarların her birine poster yaptırmışlar. Posterde mezardaki kişinin adı, resmi ve yaşarken yaptığı şeyler yazıyordu.El Nido’dan Puerto Princesa’ya yine minivanle gittik. Mola verdiğimiz yerde yemekler haram ve helal etiketleriyle satılıyordu. Çok komik fiyatlar ödeyerek karides ve yengeçle ziyafet çektik. Filipinler seyahati boyunca tattığımız en lezzetli yengecin uyduruk sayılabilecek bir yol üstü restoranında karşımıza çıkması da enteresandı.Bir günümüzü de Puerto Princesa’da geçirdik. Daha önce Laos’ta benzer mağaralara girdiğimiz için Yeraltı Nehri turuna katılmadık. Onun yerine şehri gezelim dedik. Şehir sevimli bir sahil şeridinden başka pek bir şey vadetmiyor açıkçası. Sahil şeridi balık lokantaları ile dolu. Hemen hemen hepsinde set menu yapmışlar. Balık, tavuk, kalamar, karides, sebze ve pilavdan oluşan dev menüler sunuyorlar.

Sahile çıkarkan bir sürü duvar resmi ile karşılaştık. 3-4 sene üst üste duvar resmi yarışması yapmışlar. Bu resimler de yarışma sırasında yapılmış.

Son olarak bir de şehrin katedralini gezdik. Tam da ayine denk gelmemiz hoş bir rastlantı oldu.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse Palawan adası çok güzel bir yer. Yukarıda da bahsettiğim gibi cennetten bir köşe ama bence oranın bir kaç sene daha gelişmeye ihtiyacı var. İnanılmaz turistik bir kasaba var ve elektriği kesiliyor sürekli. İnternet hatta telefon aklına eserse çekiyor. Ulaşım zor ve masraflı. Oteller Filipinler’in kalanına göre daha pahalı ama daha vasat. Kısaca -bence- kısa bir Filipinler seyahatiniz varsa 1 hafta gibi, zorluğuna değmez ama daha uzun süreniz varsa sadece tekne turu yapmak için bile gidilebilir.

Siz daha önce El Nido’ya gittiniz mi, izlenimleriniz nasıldı?

Gülen